Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ilan edip milletine sunduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkeleri ve milli değerleri, 93 yıllık Cumhuriyet tarihinde bir çok siyasi ve ekonomik ayaklanmalara karşı koymuştur. Ancak, bu ilke ve değerleri aşındırmak için yapılan sistemli girişimler, Atatürk’ün vefatından kısa bir süre sonra başlamış, ve İslamcı AKP’nin 2002 yılında iktidarı üstlenmesiyle daha da hızlandırılmıştır. Hükümetin iç politikası, ulusun demokrasisini, birliğini ve güvenliğini zayıflatmış; dış politikası da, Türkiye’nin uluslararası istikrarını, bölgenin de çok ötesine yansıyan feci sonuçlarla hasara uğratmıştır. İmam Fetullah Gülen’e bağlı guruplar tarafından yapıldığı iddia edilen 15 Temmuz darbe girişimi, hükümetin bu guruplarla yıllar süren işbirliği sonucu, devlet içinde büyümesiyle ortaya çıkmıştır.
Hem İmam Fetullah Gülen ve hem de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçmişteki kamu açıklamaları ve eylemleri, siyaset ve toplumun İslamlaştırılması yönünde verilmiş açık ifadelerdir. Tek fark hedefleri ve vizyonlarıdır. Cumhurbaşkanı, Müslüman dünyasının lideri olacak kuvvetli bir Türkiye’yi hedeflerken, İmam, siyaset ve toplumun gizli, saklı yöntemlerle uluslararası alanda İslamlaştırılmasını hedefler (“Devletin kılcal damarlarına kadar sızın”). Yani, “çağdaş uygarlık” dünyasının perspektifinden bakıldığında, ilki bölgesel, ikincisi ise uluslararası bir İslamcılık tehdidir.
ASA, 20 yıl önce kurulduğundan beri, Türkiye’de adeta intihar gibi gelişmekte olan bu İslamcı akıma karşı bir farkındalık yaratmak için hararetli bir çalışma içindedir. Atatürk’ün vizyonuna göre, Türk ulusunun barış, uyum ve refah içinde yaşaması için, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, modern eğitim ve çagdaş uygarlık düzeyine yükselme tartışılmaz gereksinimlerdir. ASA, bu vizyonu amansızca savunmuştur. Türkiye’nin siyasi ve kamu yönetimine kademeli olarak dinin aşılanmasını kınıyoruz. Türk devletinin ve toplumunun İslamcıların elinde ne hale geldiğini, ve adeta çözüldüğünü üzüntüyle gözlemlemekteyiz.
ASA olarak, bu durumun, bütün işlenen suçların, yanlışların, yasadışı eylemlerin, insan hakları ihlallerinin, kayırmacılık yüzünden yaratılan eşitsizliğin, Türk toplumu için, Atatürk’ün ilkelerini kuvvetle benimsemek yolunda bir uyanma çağrısı olmasını dileriz. Gerçek çok açıktır: Atatürk’ün Türk toplumu için gösterdiği aydınlanma yolu, barış ve refah için tek yoldur.
ASA Yönetim Kurulu Üyeleri olarak, din özgürlüğünün ve “din ve devlet işlerinin ayrılması” konusunun, demokrasi maskesi altında, siyasi kazançlar için suistimal edilmesinden ve demokratik ülkelerin de bu aldatmacaya karşı çıkmamış olmasından dolayı kaygılıyız. Bu gidişat, genel olarak, siyaset ve dini etkilemesinin dışında, İslamcı terörün evrensel olarak da yayılmasına yardımcı olur. Bu nedenle, dünyadaki demokrasi ve insan haklarını, konuşma ve basın özgürlüğünü, bilim ve eğitimi destekleyen tüm toplumlara, siyasi liderlere, tüm dini liderlere şu çağrıyı yapıyoruz: Laik devlet yapısını savununuz. Dinin devlet işlerine ve politikaya karıştırılmasına izin vermeyiniz. Gerekirse bu yaklaşımları, söylemleri ve eylemleri sonsuza dek yasaklayınız!
Amerika Atatürk Derneği,
Yönetim Kurulu Üyeleri