ATATÜRK’ÜN AYASOFYA KARARI, YAPITIN GANİMET DEĞİL, İNSANLIK TARİHİNİN TÜRKİYE’YE KÜLTÜR EMANETİ OLDUĞU GEREKÇESİNE DAYANIR
“Bir vatanın sahibi olmanın yolu, o topraklarda yaşamış tarihi olayları bilmek, doğmuş uygarlıkları tanımak, sahip olmaktan geçer.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
Büyük Önder Atatürk, “bu toprakların geçmişine sahip çıkmanın önemini”, TBMM’nin açılışından hemen sonra, 9 Mayıs 1920’de göreve başlayan ilk hükümetin yapacağı işler listesine “ eski eserlerin derlenmesi ve yeni müzeler kurulması” nı da ekleyerek vurgulamıştır.
Ayasofya’nın anlamı “Kutsal Bilgelik”tir.
Atatürk, Ayasofya’yı müze olarak korumuş ve Müslüman ve Hıristiyan dünyaları arasında bir barış sembolu olmasını, kutsal bilgeliğini korumasını sağlamıştır.
İsmet İnönü’nün 8 Şubat 1937 tarihli Ulus gazetesinde yer alan sözleri de bunu çok açık bir şekilde vurgular:
“Ayasofya’nın Bizans eserleri için müze haline konulması bilmem ki, tefsire [yoruma] muhtaç mıdır? Atatürk’ün geniş ve yüksek fikrini… Toleransını, hakikat arayıcılığını… Ve memleketin içtimai ve ilmi bünyesinde vücude getirdiği hayırlı istihalenin (değişikliğin) derin izlerini, hiçbir şey bu sade misal kadar belirtemez.”
Ayasofya “insanlığın ortak kültür mirası”dır. 24 Kasım 1934 tarihli Ayasofya’yı müzeye dönüştüren, Kemal Atatürk imzalı Bakanlar Kurulu Kararnamesi’ nin, Danıştay 10. Dairesi tarafından iptal edilerek, Ayasofya’nın Cami olarak hizmete açılması kararı, bugün,10 Temmuz 2020 tarihinde açıklanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün aydın fikirleri ışığında uygun gördüğü hukuki statüleri, kararları değiştirmek gibi girişimler Türkiye Cumhuriyetinin demokratik ve çağdaş kuruluş ilkelerine uymadığı gibi, Türkiye’nin diğer ülkelerle olan ilişkilerinde de sorunlar yaratmaktadır.
Daha ilk kuruluş yıllarında, vatan toprakları üzerindeki kültürel mirasa, insanlığın evrensel değerlerine sahip çıkan Türkiye Cumhuriyeti, bu bilinci günümüze kadar başarıyla taşıyabilmiştir.
“Geçmişe ırk, din, dil ya da kültür açısından ayrımcı olmayan bir anlayışla bakan” Atatürk, ülke topraklarındaki tarihi değerlere hasta yatağında bile çok önem vermiş, Türk tarih Kurumu’nun isleriyle ilgilenmiştir. O’nun tüm insanlık için çok büyük anlam ve önemi olan bu anlayışını yaşatmak, ileri nesillere taşımak, Türk milleti için bir onurdur, onur olmalıdır. Türk vatanı üzerindeki binlerce yıllık tarihi eserlerin korunması, sadece Türk halkının kültür değerlerini değil tüm dünya halklarının da toplumsal birliğinin, saygı ve sevginin kuvvetlenmesi demektir. Hükümetlerin kültür politikasının dengesi, hiç şüphesiz iç ve dış politikasını da dolaylı olarak etkiler.
1985 yılından beri UNESCO’nun (Birleşmiş Milletler Bilim, Eğitim ve Kültür Teşkilatı) Dünya Kültür Miras Listesinde olan Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasına yönelik Cumhurbaşkanlığı kararının ardından, UNESCO bugün (10 Temmuz 2020) bir açıklama yaparak “Türkiye’nin bizi önceden bilgilendirmemiş ve bu konuda diyalog başlatmamış olması üzücü.” diyerek, Türk yetkililerden konu hakkında diyalog kapısını açmaları talep etmistir.
Türkiye’den UNESCO’nun Dünya Kültür Miras Listesine girmiş 18 kültürel eser ve doğal varlık arasında olan, ve Türkiye’nin her yıl en fazla ziyaret edilen tarihi yapılarından olan Ayasofya hakkında alınan kararın, “mekanın evrensel değerine zarar verilmesini önlemek” üzere Dünya Kültür Mirası Komitesi tarafından gözden geçirilmesi gereklidir; ve bunun gerçekleşmesi Türkiye’nin uluslararası saygınlığını koruması bakımından da önemlidir.
Daha da önemli olan ise, birçok hukuk uzmanının belirttiği gibi, 80 yıl önceki bir Bakanlar kurulu kararının iptalinin, usul ve esas açısından Cumhuriyet hukukuna aykırı nitelik taşıdığı endişeleridir. Önümüzdeki günlerde bu konulara açıklık getirilmesi, hem Türkiye’nin iç huzuru bakımından, hem de uluslararası alanda “ileriye dönük” bir adım olacaktır.
Türk ulusal kimliği ve kültürüne diğer ulusların ve kültürlerin saygı göstermesinin Türklerin o ulusların kültürüne saygı göstermesiyle mümkün olduğunu simgeleyen Atatürk kararı ülkenin dışişleri bakımından çok önemlidir. Ulusumuzun camiler yapması olağandır; fakat topraklarımızdaki tarihi bir kültüre ait yapıt yapması olası değildir, ama koruması, genel insanlık tarihine karşı bir medeniyet borcudur. İşte Atatürk’ün aldığı kararın gerekçesi budur Bu gerekçenin Danıştay kararı ile karşılaştırılmasını ulusun takdirine sunarız.
Amerika Atatürk Derneği / Atatürk Society of America – ASA